İktidardan Kadınlara: ‘Ailenin Korunması’ Adı Altında Güvencesizlik Planı
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Ankara’da “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı”nı tanıttı.
Planın hazırlandığı aile çalıştaylarında kadınların nafaka hakkının gaspı, boşanmalarda arabuluculuğun yaygınlaşması ve kadına yönelik şiddette tedbir kararının alınmasının zorlaştırılması tartışıldı.
Bakan Göktaş, planın 81 ilde geniş kesimlerle yapılan çalıştaylarla hazırlandığını ileri sürdü.
GÜVENCESİZ KADINLAR HEDEFİ
Planda, kadınlar için güvencesizlik anlamına gelen aile ve iş yaşamının uyumu adı altında esnek çalışma, aile yapısını hedef alan medya yapımlarına karşı tedbir alınması ve aileyi tehdit eden akımlara karşı mücadele başlıkları öne çıktı.
2024-2028 yıllarını kapsayacak plan, “küresel riskler ve demografik dönüşüm karşısında ailenin korunması”, “ailenin refah düzeyinin yükseltilmesi”, “aile odaklı sosyal politika ve hizmetlerin etkinliğinin artırılması”, ve “dijitalleşme sürecinde ailenin desteklenmesi” hedeflerinden oluşuyor.
Kadınlar için sosyal güvenceden yoksunluk, eşe-aileye bağımlı olma anlamına gelen esnek çalışmanın yaygınlaştırılması “ailelerin refah düzeyinin yükseltilmesi” hedefi altında yer alıyor.
MEDYAYA SANSÜR İŞARETİ
Planın tanıtımında konuşan Bakan Göktaş, afetler, küreselleşme, demografik değişimler, dijitalleşme ve bireyselleşme gibi etkenler nedeniyle aile bağlarının zayıfladığını ileri sürerek “Ülkemizde evlilikler azalıyor, boşanma sayıları artıyor, evlilik yaşı yükseliyor. Nüfusumuz giderek yaşlanıyor” dedi.
Genç nüfus yapısını korumak için evlilik ve aile algısını güçlendirecek faaliyetlere ağırlık vereceklerini belirten Göktaş, “Doğurganlık hızının düşük olduğu ve boşanma hızının yüksek olduğu illerde pilot uygulamalar yapacağız” dedi.
Ekmek ve Gül’de yer alan habere göre, Bakan Göktaş’ın “Medyada aile yapımızı ve değerlerimizi hedef alan yapımlara karşı tedbirler alacağız” sözleri, tarikat ve cemaatlerin talebiyle “toplumun milli ve manevi değerlerine aykırılıktan” Kızıl Goncalar dizisine verilen yayın durdurma cezasını, Halk TV’ye Halk Meydanı programında “LGBTİ bireyleri övdüğü” gerekçesiyle “milli ve manevi değerlere aykırılıktan” verilen para cezasını akıllara getirdi.
“Aile odaklı bir çevre politikası amaçlıyoruz” diye konuşan Göktaş, afet riskine karşı aile direncini artıracaklarını belirterek şunları söyledi:
“Bu hedeflere tek başımıza ulaşamayız. Aile araştırmaları için aile enstitüsünü hayata geçireceğiz. Uluslararası alanlarda da aile yapısı ve değerlerinin korunması için görüşmeler yapacağız.” Macaristan ile yaptığı görüşmeyi de Bakan örnek olarak gösterdi.
SEVDA KARACA: ‘BU PLANA GENİŞ BİR MÜCADELE İLE KARŞI ÇIKMALIYIZ’
Eylem Planını değerlendiren Emek Partisi Milletvekili Sevda Karaca, son yıllarda “ailenin güçlendirilmesi” adı altında boşanmaların zorlaştırılması, kadınların aileden bağımsız bir hayat kurabilmesi, eşit yurttaşlık hakkı temelinde haklardan yararlanabilmesinin koşullarının ortadan kaldırılmasının çokça tartışılan konular olduğuna dikkat çekti.
2016 yılında Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu raporuyla kadınların haklarına dönük saldırıların ilan edildiğini hatırlatan Karaca, “Boşanmaların Önlenmesi Komisyonundan bugüne kadın haklarına yönelik saldırıların vardığı nokta, bugün bu genelge ve eylem planı oldu” dedi.
Karaca, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi, şiddete karşı önlemlerin göstermelik hale gelmesi, kadınların bağımlı ilişkilere mahkum edilmesinin temeli olan ekonomik sorunların derinleşmesi ile hakların adım adım geriletildiğini söyledi.
Karaca, bu tartışmaların arka planında giderek yaşlanan nüfusun bakım yükünü tümüyle kadına yükleme, devletin elini çektiği tüm alanlarda; eğitimde, sağlıkta, sosyal hizmet alanlarında boşluğu kadınların “itaatkar, sebatkar, fedakar” emeğiyle doldurma, ekonomik krizlerin yükünü emekçi halka yüklerken aile üyelerinin hayatta kalmasının yükünü de kadınların sırtına yükleme ihtiyacı olduğuna dikkat çekti.
Bakan’ın sözlerini değerlendiren Karaca, “Aile Bakanı’nın genç nüfusun korunmasına ilişkin sözleri, ‘en az üç çocuk’ zihniyetinin dipdiri olduğunu, muhafazakar ve sermayenin ihtiyaçları temelinde aile kurumunun gerici fikirlerle doldurulacağını söylüyor. Bakan, ‘Kadın-erkeğin sevgi merhamet temelinde yuva kurması’ ifadesiyle eşitlik temelinde bir ilişkiyi değil, içinde bol bol dini hamaset ve telkin olan ‘ehlileştirilmiş’, fıtrata dayalı bir ilişkiyi dayatacaklarını da ilan ediyorlar” dedi.
“KADINLARA, ‘SUS, KATLAN, HAYATINI FEDA ET’ DİYORLAR”
“Yoksul emekçi aileleri açlıkla baş başa bırakan ekonomi politikaların mimarları, kadınları bu zorlukların zorunlu yüklenicisi haline getiren politikaların sorumluları, boşanma oranlarının yükselişini, ailede ve toplumsal hayattaki şiddeti ‘bireyselleşmenin yarattığı etkiler’ diye kestirip atamaz” diyen Karaca, bugün, eşitlik temelinde kurulacak, şiddetsiz, refah içinde sosyal hizmet, sosyalleşme ihtiyaçları insani düzeyde karşılanmış aile ilişkilerinden söz edemeyenlerin karanlığa hapsettikleri kadınlardan “sus, katlan, hayatını feda et” diyerek sabır istediklerini ifade etti.
“Küresel ölçekte yürütülen dayatmalar” ifadesi adı altında kadınların özgürlük mücadelesinin kazanımlarının hedef alındığına dikkat çeken Karaca, dünya ölçeğinde hakların ayaklar altına alınması noktasında kara bir örnek olan Macaristan’ı örnek aldıklarını da Bakan’ın sakınmadan ifade ettiğine işaret etti.
Karaca, “Daha önce Boşanmaların Önlenmesi Komisyonunun kararlarına, çocuk istismarını evlilikle meşrulaştırmak isteyen önergeye, medeni haklara saldıran yasal girişimlere nasıl karşı çıktıysak, bu genelgeye ve eylem planına o mücadeleden daha geniş, daha istikrarlı, daha çok kadını katan, daha birleşik bir biçimde karşı çıkmalı, mücadele etmeliyiz” diyerek mücadele çağrısında bulundu.